Fare Yarışı

Günlük yoğunluğun içinde problemlerle boğuşurken nereye gittiğimizin farkında değiliz. Sürekli talimatlara alırız ve onları gerçekleştirmek için kendimizden vazgeçeriz. Bu zorunluluk kurallara uymadığımız takdir de olabileceklerden korkmamızdan kaynaklıdır. Sistem, insanları kontrol altında tutmak ve belirli bir kalıba sokmak amacıyla vardır. Sistemin bizden beklentisi okula git, işe gir, evlen, borç öde gibisinden devam etmektedir. Sistem ortaya bir kalıp çizmekte ve bu kalıbın içinde insanlara eğer çok çalışırlarsa arzularını hayallerini yaşabileceklerini anlatmaktadır. Bu yarışın adı, fare yarışı... Fare yarışının içinde kendimizi hırpalamakta ve bize verilenlerle yetinmek durumundayız. Sistem herkesin tepesinde durmakta ve onların önüne havuç tutmaktadır. Havucu herkes yakalamaya çalışır fakat insanlar ne kadar hızlı koşarsa koşssun ya da ne kadar zaman geçerse geçsin havucu yakalamak mümkün olmaz. Sistemin istediği de budur. İnsanların önüne erişilecek küçük şeyler koyup onları yarışın içinde tutmaktır.

Fare yarışından kurtulmak mümkün. Kendi zevklerine göre hayatını şekillendirmek de öyle. Tüm bu yoğunluğun içinde yarışa bir dur diyip sakinleşmeli ve önünü görmelisin. Her şeyden, sorunları çözüm bulmadan, fare yarışından çıkmayı düşünmeden önce sorgulamayı kendine görev edinmelisin. Sorgulamaya başladın mı, her şeyi farklı göreceksin. Daha net bir şekilde! Aslında her zaman farklı bir gerçekliğe sahip olmayı hayal ettiğini, kendine ve sevdiklerine daha çok zaman ayırmak istediğini, yeni deneyimlerden edinip yeni yerler görmeyi arzuladığını, kimsenin boyunduruğu altında olmadan bağımsız bir şekilde yaşayıp mutlu olmak için can attığını ve arzuladığın, hayalini kurduğun, istediğin daha birçok şeyi göreceksin.

Söndürülmüş olan arzunu körükleyince, tutkularının peşinden gitmen gerektiğini hatırlayınca yapman gereken şey önce zihnini sonra fiziksel çevreni tekrardan tasarlamak. Olumsuzlukları zihninden çıkarmak ve onun yerine hayallerini hedeflerini aklından çıkarmamak. Çevrendeki kaybeden, kötümserliğe ve hayatı dramatize etmeye odaklı insanları kendinden uzak tutup; kazanan, kendini geliştiren ve bolluğa odaklı insanları hayatına sokmalısın. Çünkü sen birlikte en çok zamanını geçirdiğin 5 insanın ortalamasısın. Bu sava ait birçok araştırma var ve hepsi bu savı destekler niteliktedir. Açıkcası bilimsel açıklamaya da ihtiyacın yok. Kazanan ve kaybeden insanlarla vakit geçirdiysen daha önceden 2 zıt kutbun nasıl düşündüğünü, dünyayı nasıl gördüklerini ve nasıl davrandıklarını gözlemlemişsindir. Vaktiği geçirdiğin insanlar senin düşünceleri, eylemleri ve sonuçlarını etkiliyor, hem de büyük ölçüde. Bu sebeple fare yarışının içinde koşuşturan insanlarla vakit geçirerek fare yarışından kurtulamazsın. Daha önce fare yarışından kurtulmayı başarmış, finansal özgürlüğünü elde etmiş insanlarla vakit geçirmeli ve onlardan öğrenmelisin.

Finansal özgürlük bir sonraki adımını oluşturuyor. Şu anda çalıştığın işinden kazandığın para kadar pasif gelir yaratabilirsen bir daha çalışmak zorunda kalmazsın (en azından bir başkası için... insanın kendisi için çalışması da bir zahmetten öte bir zevktir). Finansal özgürlüğü elde etmen için gereken miktarı hesaplamalısın. Finansal özgürlük, sayısal bir oyundur. Basit işlemler yaparak aylık ne kadar pasif gelir elde etmen gerektiğini hesaplayabilir ve kendine kısa vadeli hedefler koyarak pasif gelirini arttırabilirsin. Tabiki bu pasif gelirini arttırmaya odaklanmadan önce hangi pasif gelir ile başlayacağına karar vermeli ve pasif gelir yaratma sürecin boyunca test etmekten kaçınmamalısın.

Kazananlar kulübüne girdin. Zihnini kazanan bir insanın zihnine bürüdün, çevreni kazanan insanlar ile donattın, kazanmak ve finansal özgürlüğünü kazanmak için harekete geçtin. Amacın sadece çok para kazanmak değil, finansal özgürlüğünü elde ederek gerçekten yaşadığını hissetmek, arzu ettiğin bir hayatı yaşamaktır. Çok paranın varlığı insana mutluluk getirmeyebilir çünkü bir süreden sonra para ile yapabileceklerin benzer şeyler olmaya başlar fakat paranın eksikliği mutsuzluk getirir. Dolaylı olarak para ve zenginlik mutluluk getirir.

Daha kaliteli bir hayat yaşamak hepimizin arzusu ancak finansal eğitim eksikliği önümüzdeki en büyük engel. Yıllarca okulda eğitim alırız fakat para ve paranın işleyişine dair hiçbir şey öğrenmeyiz. Evde ya da sokakta da para hakkında konuşmak ayıp olarak görülür. Daha çok parasızlık hakkında konuşulur. Kıtlık zihniyeti en içimize kadar işler. Sistem bu durumu özellikle amaçlar. Kendisini devam ettirebilmesini ancak bu bilgisizlik sağlayacaktır.

Kıtlık zihniyetindeyken arada girişimcilik ruhu içimizde canlanır ancak atacağımız adımlar ve alacağımız riskler toplum tarafından öylesine büyütülür ki gözümüz korkutulur ve vazgeçeriz. Ya olmazsa sözcüğü bizi başarısız kılar. İnsanlara hedeflerimizden ve yapacaklarımızdan bahsettiğimizde ya olmazsa derler. Alacağın risk, senin rahatını ve düzenini bozacaktır derler. Korku toplumunda yaşamaktayız, değişim adına adım atarken insanlardan izin almaya ihtiyaç duyarız. Niye böyle bir ihtiyaç söz konusu ki? Kimin iznine ihtiyacın var ya da kimin fikrine ihtiyacın var? Herkes kendi gerçekliğini yaratır. Kendi gerçekliğini başka insanların yaratmasına izin verirsen, yaşadığın hayat senin hayatın olmaz. Hayattaki en büyük pişmanlığın ise senin olmayan, bir başkasının hayatını yaşamaktır ve son nefeslerine doğru bunun farkında olmaktır. Sana soruyorum hayatını bir başkasının ellerine bırakmamaya ve kendi gerçekliğini yaratmaya ne kadar niyetlisin?

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her İnsan Kendi Gerçekliğini Yaratır

Milyonerlerin 7 Sırrı

© 2018, Kendinizi Ödüllendirin

İçeriklerin Tüm Hakları Saklıdır. İzin Alınmadan Kullanılamaz.