Kayıtlar

Şubat, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hangi Taraftasın?

Resim
Çok ilginç. Sistemler kendi içinde karşılıklı işler. Alıcı ve verici vardır. Kazanan ve kaybeden vardır. Bolluk içinde yaşayan ve kıtlıktan başka hayat hayal edemeyen vardır. Sistem amacı içinde bulunan herkesi 2. tarafta (olumsuz) tutmaya yöneliktir. Kimseyi zorlamamaktadır fakat o tarafa doğru yönlendirmektedir. Bahsettiklerimi daha açık bir şekilde ifade etmek gerekir. Sistem, herkesi eşit ele alır fakat bazılarını ödüllendirir. Bu kişiler sistemden faydalanmasını bilen ve onu kendi leyhine kullabilenlerdir. 1. tarafa (olumlu) geçerler. 1. tarafa geçmek şans eseri olmuyor tabiki. Bilgi birikimi ve tecrübe edinmek bu durumu sağlıyor. Bağlantı çağında artık bilgi gücü ifade ediyor. Bir insanın elinden her şeyi alabilirsiniz fakat bilgisini alamazsınız ve o insan elinde hiçbir şey kalmamasına rağmen bilgisini kullanarak tekrar 1. tarafa geçebilir. Çoğu insan üniversiteden mezun olunca eğitimin bittiğini sanır ve kendini geliştirmeyi bırakır. Ancak hayat sadece kendi yaşadıkları...

Kendinize Şaşırmayın!

Resim
Motivasyonunuz çevrenize göre daha yüksek mi kalıyor? İşinize odaklanmak için uyumadığınız her an fırsat mı kolluyorsunuz? Kendinize şaşırmayın. İnsanlar istesek de istemesek de belli bakış açılarıyla kategorilendirilebilir. Başarılı insanlar toplumun genelinde azınlıktır ve toplum hep o orana benzer bir biçimde şekillenecektir. Bu duruma ve benzer şekilde öne çıkan bir beceri ile toplumda belli bir azınlığın arasına girmeye elit olmak, bu azınlıkların olmasının normal olduğu ve sistemin buna göre şekillenmesinin gerekliliği elitizmdir. Bunu Prof. Şengör bir çok yerde belirtmiştir. Prof. Şengör'ün bir röportajından: - “Herkese eğitim verirseniz eğitimin kalitesi düşer” demek mi istiyorsunuz? Evet, olmuyor. Düşüyor çünkü ortalama düzeye iniyorsun. İnsanların ortalaması altta, ne yapacaksın? - Celal Şengör tam manasıyla bir elitist değil mi? Evet, Yüzde 100! Elitizmin olmadığı her toplum çöker. Türkiye’de elit de yanlış anlaşılıyor. Türkiye’de elit deyince, “parası ol...

Trene Katılmak

Resim
İnsanlar doğası gereği her zaman bir şeylere eğilimlidir. Eğilimli oldukları birçok şey var ancak bunların arasında yer alan trene katılma eğilimi en güçlüleridir. Çoğu insan trene katılır. Hangi trene katıldıkları pek de önemli değildir. Kalabalığın olduğu yerde olmaya, gittikleri yoldan gitmeye eğilimlidir. Bu tıpkı ödevini yapmamış çocuğun arkadaşının da ödevi yapmaması umması gibidir ya da bir eylemi ilk kez deneyimleyecek kişinin daha önce bunu kimsenin denemiş olup olmadığını ve nasıl yaptığını merak etmesi gibidir. Bir anlamda insanlar daha önce gidilmemiş yoldan gitmemeye, keşfedilmemiş yerleri keşfetmemeye, güvenli ve bildiği şeyin dışında bir şey yapmamaya yatkındır. Bir takım kişiler ise istinadır. Bu kişiler öncüdürler bir diğer ismi ile liderdirler. Denenmemiş teknikleri denemeye can atarlar, gidilmemiş yollardan gitmeyi  hayatlarının anlamı haline getirirler. Bir anlamda trene katılmaya alerjileri vardır. Sıradan olmaya alerjileri vardır. Tutkuları sadece bir ye...

Yeterince

Resim
Yeterince cesur musun statükoya karşı gelip hayatın boyunca değişimi kucaklayacak kadar? Yeterince özgüvenli misin bilinmeyene adım atıp yeni bir hareketin öncüsü olacak kadar? Yeterince yürekli misin yaşanan zorbalıklara sesini çıkaracak kadar? Evet, Senden bahsediyorum. Yeterince duyarlı musun ihtiyacı olan insanlara yardım edecek kadar? Yeterince girişimci misin geri çevrilmekten çekinmeyip isteyecek kadar? Yeterince insan mısın insani değerleri unutmayıp günlük hayatında hatırlayacak kadar? Çoğu insan kalabalığın içinde yalnızlaşıyor. Bazısı yardıma ihtiyacı olanı görüp görmezden geliyor. Bazısı yardım isteyecek kadar çekinden oluyor. Bazısı zorbalığa karşı susup zaten bir başkası ses çıkarır diyor. Bazısı çevremdekiler yargılarından korkarak sevdikleri şeyin peşinden gitmekten korkuyor. Bazısı tüm bunlara ve daha sayamadıklarıma boyun eğiyor. Önce yeterince insan olmalıyız. Belli bir bilinç seviyesine ulaşmaya ihtiyacımız var. Bahsettiğim ve kulağa hoş gelmeyen olumsuz...

Ayrım Yapmak (Olgu ve Algı)

Resim
Gün boyunca bilgi bombardımanına tutuluruz. Edindiğimiz bilgilerin olgu mu yoksa algı mı olduğunun ayrımını yapmak bizim doğru karar alma yeteneğimizi doğrudan etkiler. Bunun sebebi karar almadan daha çıkış noktamızın gerçeklikten uzak olup olmadığıdır. Konunun daha derinine inmeden önce algı ve olgunun tanım ayrımını yapmak gerekir. Olgu, gerçekliktir ve doğru olandır. Algı ise gerçeklikten uzaktır ve sana gerçeklik olarak algılatılır. İşte algı bu sebeple oldukça tehlikelidir ve doğru sandığın ama yanlış olan kararlar almana sebep olur. Çoğu insan finansal eğitime sahip değildir ve paralarını nasıl değerlendireceklerini bilmezler. Yatırım yapacakları zaman sermaye kazancına mı yoksa nakit akışına mı yapmaları gerektiğini bilmezler. Hatta çoğunluk sermaye kazancının ve nakit akışının ayrımını yapamaz. Harekete geçmeden hangi algıyı olgudan ayırmak gerekir ki sonradan yanılmakla birlikte pişmanlık duymayasın. Hızlı zayıflama, kısa sürede fit olma, çabuk para kazanma y...

Ömrünüzü Uzatın!

Resim
Bu yazıyı okuyanın ömrü uzayacak! Bu kadar iddialı konuşabilmemin arkasındaki sebep nedir? Neden çok çalışmak, hayatını işe adamak, ömrünü çalışarak tüketmek gerekli görülür? Evet çalışmak, çaba sarfetmek, hedefler belirlemek ve değerlere sahip olmak her insan için gerekli ve güzel şeylerdir. Peki ya işçiler için aynı şey geçerli mi? Yoksa onların çok çalışmadığını mı düşünüyorsun? Size "çok" çalışmanın başarı karşısında çok bir anlam ifade  etmediğini söylesem ne hissedersiniz? Öncelikle başarıya bir değinelim. Başarı insanların hedeflerine ulaşıp maddi manevi sonuçlar elde ederek tatmin olması olayıdır. Genelde hedeflerimize ulaşmak için paraya ihtiyaç duyuyoruz veya hedefimiz başka bir hedef için gereken belli miktar paranın kendisi olabiliyor. İnşaat işçileri, belediye hizmetlileri, özel sektörde çalışanların büyük çoğunluğu ve daha niceleri ortalamanın üzerinde çalışıyor fakat harcadıkları zamanın ve ürettiği değerin karşılığının çok azını geri alıyorlar. Bakışımız...

Her İnsan Kendi Gerçekliğini Yaratır

Resim
Herkesin kendince bir dünya görüşü vardır. Edindiğin deneyimler bu dünya görüşünü şekillendirir ama en öncesinde dünya görüşün daha sen çok küçükken şekillendirilmeye başlanılmıştır. Çevrendeki insanlar hep talimatlar verir ve kendilerince doğru olan şeyleri doğru, yanlış olan şeyleri yanlış diye sana öğretirler. Var olan önermeleri kendimizce doğru ya da yanlış olarak kabul eder ve kendi gerçekliğimiz haline dönüştürürüz. Hepimizin aynı dünyada yaşamamıza rağmen dünyaya farklı bakmamız buradan kaynaklanır. Kendimizde değer yargılarımızı oluştururuz ve önermeler karşımıza çıktığında kendi doğrularımıza göre değerlendiririz. Gerçek bundan farklıdır fakat böyle olmasına rağmen HER İNSAN KENDİ GERÇEKLİĞİ YARATIR. Bazıları öyle bir gerçeklik yaratır ki kendine çoğu insan ona imrenir ve bunu nasıl yaptığını düşünür, kötüye vurur ve yargılar. Duymuşsundur ve ya bu yargıları kullananlardan birisin. Acaba kimin hakkını yedi de böyle bir gerçekliği yaşıyor gibisinden. Başkalar...

Kutunun Dışını Düşün

Resim
Sınırsız düşünmek şu anda kafanda canlandırdığından daha da büyük bir şey. Sınırların dışına çıkmak tek seferde olan bir şey değil fakat bir yerden başlamak gerekli. Farkında olmadan kıtlık zihniyeti ile düşüncelerimizi, düşüncelerimiz ile de kendimizi sınırlandırırız. Çoğu insan piyango çıktığında ne yaparsın sorusuna aynı cevabı veriyor. Araba ve gayrimenkul almak... Aslında kazanan kişinin eline geçen para miktarı alırım dediği şeylerden oldukça fazla. O zaman bu soruya niye çoğu kişi aynı yanıtı veriyor? Cevabı oldukça açık, sınırlı düşünmekten kaynaklanıyor. Yaratıcı düşünmeye ihtiyacımız var. Kendimize bir hedef koyduğumuzda düşüncelerimizi sınırlamayız fakat bu demek değil ki koyduğumuz hedefi vizyon haline getirelim. Vizyon, senin dünyaya nasıl baktığındır. Bir diğer ismi ise dünya görüşündür. Vizyonunu ise düşüncelerin oluşturur. Vizyonun büyük olması için sınırsız düşünmen, büyük hayallar kurman gerekir. Bu noktada insanlar hedef ile hayali karıştırır. Kendilerine...

Gereksiz Tepki Vermek

Resim
Elinde olmayan şeye gereksiz tepki vermek sana zarardan başka bir şey getirmez. Olumsuz bir durum yaşanmış olabilir ve bunun üstüne senin tepki vermen bu durumu değiştirir mi? Hayır, tabiki. Zevk almadığın o duruma karşı verdiğin her tepki, yaşadığını daha çekilmez kılar zihninde ve daha çok acı çekersin. Çoğu insan için çözüm yerine soruna tepki vermeye odaklı yaşamak hayatlarının bir parçası haline gelmiş durumda. Trafikte kaldığında gereksiz yere korna basmak seni 50 metre öteye ışınlamaz veya çabaladığın bir şey ilk adımda sonuç vermeyince içten içe öfke ya da umutsuzluk ile dolmak sonuç getirmez. Farkında olmadan en ufak şeylere dahi destansı tepkiler veren insanları görmek beni şaşırtıyor. Burada kilit nokta bir anlık durup sorgulamak. Sergilediğin davranış senin sorununu çözmek üzerine mi odaklanmış. Sen neye odaklısın? Gerçekten sorunlarını çözmek mi istiyorsun ya da sadece duygu kontrolsüzlüğünü dışarı vurmak mı? Yoksa dikkat mi çekmek istiyorsun? Ne istediğini ...

Kendi Haritanızı Çizin

Resim
Ne zaman bir şey öğrensek ya da belirsizliğe adım atsak bir haritaya ihtiyaç duyarız. Belirsizlik korkusu amigdalayı harekete geçirir ve her şeyden emin olmak isteriz. Adım adım ne yapacağımızı bize gösteren bir harita... Üzgünüm böyle bir harita yok. İnsanlar bir şeyler başarılı olmuş kişilerden eğitimler alır ve aldıkları eğitimden bekledikleri tam olarak kendilerine bir harita verilmesi ve her aşamada kendilerine ne yapacaklarının söylenmesidir. Tabiki bu böyle olmaz ve eğitimden memnun kalmazlar ve şikayet ederler. Dünyada hiçbir eğitim size bu haritayı veremez. Size harfi harfine ne yapacağınızı söylemez, söyleyemez. Başarılı olmak için, herkesin dilinden düşürmediği fakat neredeyse kimseninde içinden çıkamadığı 9-6 cenderesinden çıkabilmek için daha önce ayak basılmamış bir yoldan gitmelisiniz. Bir başkasının haritasını kullanmak fayda sağlamaz. Kendi haritanızı çizin. Kendi bakış açınıza, alışkanlarınıza ve sizin karakterinize uyan bir harita...

Bolluk Zihniyeti

Resim
Zihniyetin, vizyon ve sınırsız düşünmenin çok sağlam bir ilişkisi vardır. Önce zihniyetini değiştirmelisin. Ardından dolaylı olarak vizyonun evrilecektir. Dünyada var olan şeyleri kıt olarak görmekten kurtulup bolluğu göreceksin. Aslında yaşadığımız süre boyunca arayış içinde olduğumuz tüm değerleri biz kıt olarak görüyoruz. Sağlık, Varlık, Aşk, Mutluluk... İyi bir şey yaşadıktan sonra her şey bu kadar iyi gidemez acaba başıma ne gelecek diye düşünürsün. Bu tam anlamıyla kıtlığın göstergesidir. Evren, bu şekilde işlemez. Yaşadığın her şeyi, sen kendine çekersin. Bir iyi bir kötü şey başına geliyorsa, bu senin beklentinden kaynaklanır. Dürüst olmak gerekirse, evren sana beklentilerini yaşatır. Sen mutlu olmaya hazırsan ve istersen, mutluluğu bulursun ve zamanla mutluluğun artar. Bu işleyiş başarı içinde, para için de geçerlidir. Çoğu insan, para kazanmanın zor olduğunu düşünür. Belki de haklılar kendilerince. Bu onların gerçekliği... Her insan, kendi gerçekliğini yaratır. Eğer par...

Zinciri Kırmamak

Resim
Bir şeylere başlamak oldukça kolay. Başlamak istediğin şeye karar ver ve başla. Başlangıçlar motivasyon getirir fakat asıl zorlu olan şey başladığın işi sürdürmek ve zinciri kırmamak. Eğer alışkanlık haline getirdiğin bir eylemin zincirini bir kere kırarsan devamı gelir. Aksatmaya başlarsın. Bilinen en yaygın örnek spor salonuna bir süre düzenli gidip sonrasında bir mazeretten ötürü gitmen gereken gün gitmemek ve zinciri kırmak. O zincir bir kere kırılınca düzen bozulur. Daha fazla mazeret bulursun görev edindiğin şeyi yapmamak için. Kendine mazeret izni tanımamalısın. Harekete geç ve yapman gerekeni ya da hedef edindiğin şeyi yap. Eğer cidden geçerli bir mazeretin olsa dahi (keyfi bir mazeret değil) farklı bir method ile zinciri kırmamayı başarabilirsin. Her gün kitap okumayı görev edindiğini ve birkaç haftadır zinciri kırmadığını varsayarsak çok yoğun geçen ve  hiç vaktinin olmadığı bir günde o kitabın kapanığı açıp 1 sayfa dahi okuman zinciri kırmamanı sağlar. Düzenli gi...

Namuslu Cevap İstiyor musun ?

Resim
Neden blog yazıyoruz? Neden video çekiyoruz? Neden bir geri dönüş almadan bilgi aktarıyoruz ? Bu soruların cevabını namuslu bir cevap şeklinde açıklamaya çalışacağım. İlk önce neden blog konusuna gelelim. Üretmesi kolay ve bilgi aktarmak için ideal buluyorum. Üşengeçliğimi saklamayacağım yine tekrar edeceğim. Bilenler bilir bilgi aktarmak için video çekip montajlamaktan çok daha kolay bir yol olduğu için blog yazıyoruz. Ee hep blog yazın video niye ? Çünkü olabildiğince çok insanın faydalanmasını istiyoruz. Takdir edersiniz ki insanların azınlığı bilgiye ihtiyaç duyup arıyor veya karşılarına ancak çıkıyoruz. Bu azınlığın da çoğunluğu video izlemeyi okumaya tercih ediyor. Bu yüzde yapabildiğimiz kadar video yapmaya çalışıyoruz. Geldik en merak uyandıran konuya. Niçin yapıyorsunuz? Ne geri dönüşünüz var? Geri dönüş kelimesinin üzeri niye yeşil diye sorarsanız aklınızda çoğunlukla para olarak konumlanmasını belirtmek istedim fakat rengi yeşil değil kırmızı olmalı. Çünkü hayat...

Ertelemek

Resim
Benim hastalık olarak gördüğüm erteleme esasında bir davranış türüdür. Peki üzerimizde ne etkisi olur ? Bizim için önemli olan ve zamanında yapmamız gereken bir işi çeşitli bahane veya bahaneler üreterek "daha sonra bir zaman içerisinde yapacağım" son bahanesi ile genelde yapmamak ile sonuçlanır. Anlaşılacağı üzere en az zararı zaman kaybetmek ya da önemli olan bir işi zamanında yapmayarak o işin kalitesini düşürmek. Davranışlar belli bir zaman içerisinde tekrarlanırsa bilinçaltımıza işlenir. Yeteri kadar süre geçtiği taktirde o davranış alışkanlık niteliği kazanır. Bilinçaltı tekrar ile çok kolay manipüle edilebilir. Bu yüzden alışkanlıklar kolay edinilir zor vazgeçilir. Erteleme eğer alışkanlık haline gelirse hayatınızda, işinizde, hedeflerinize giden yolda ilerlemenizde yavaşlama hatta geri gitme gözlemleyebilirsiniz. Hedefler niteliği dolayısıyla süreklilik ve gayret gerektirir. Hedeflerini gerçekliğe kavuşturmak isteyen her insan tartışmasız gereğini yapmak ...

Tesadüfler

Resim
Beklemediğimiz bir anda hiç beklemediğimiz bir şey gerçekleşince oldukça şaşırırız ve buna tesadüf ismini veririz. Tesadüf aslında A'nın B'nin sebebi B'nin C'nin sebebi ve C'nin de D'nin sebebi olduğu ve sebep sonuçların birbirlerini takip ettiği olay döngüsünde A'dan D'ye ulaşana kadar zaman sürecinde B ve C olaylarını unutup A'dan sonra birden D ile karşılaşmamızı düşünmemizdir. Tesadüf bu şekilde işler. Detaylı açıklamasını yapınca kulağa biraz karmaşık gelmiş olabilir.  Hayatımızda ne kadar çok tesadüf yaşarsak aslında çekim yasasını o kadar etkin kullanıyoruz diyebiliriz. Yaşadığımız tesadüflerin sayısı o kadar fazla ki bazıları artık bizim için olağan bir durum olmuş. Eğer yaşadığımız her bir tesadüfü not alırsak belli bir zamanın ardından tesadüferin sayısı bizi oldukça şaşırtacaktır. Kelebek etkisi diyebileceğimiz bir olayın sonucunun yaşanan diğer bir olayın sebebi olması durumu çekim yasası ile oldukça alakadır. Yaşadıklarımızı...

Hayır Diyebilmek

Resim
Günlük hayatında birçok insan istemediği bir duruma karşı hayır diyemez. Bu durum genellikle kişinin karşısındaki insanı kırmak istememesinden kaynaklanır. Fakat bilinçaltında da yer alan bir diğer sebebi de kişinin özgüveni olmamasından ve karşısındaki kişiyi kendinden yukarıda görmesinden kaynaklanabilir. Açıkçası hayatınızda istemediğiniz şeyler dahi her şeye evet derseniz, oldukça zor zamanlar geçirebilirsiniz. Bu nedenle hayır diyebilmek oldukça önemli. Hayır demeye başlamadan önce kendimizi insanlarla aynı seviyede görmeliyiz ve kimsenin hayır dememizden ötürü kırılacağını düşünmemeliyiz. Eğer bu konuda hemfikirseniz hayır demeye başlayamaya hazırsınız. Açıkçası bir şeylere hemen hayır demeye başlamak kolay değil. Küçük şeylerden başlamak gerekli. Önce bizim için kolay olan şeylere hayır demeye başlarsak adım adım zor olanlara da hayır diyebiliriz. Sizin için zor gözüken şeylere hayır demek çok kolay olmayacak. Bu aşamada kendinizi zorlamanız gerekecek. Açıkçası dirence...

Geçiş Noktası

Resim
Sadece kendi deneyimlerinizden öğrendiklerinizle bilgin olmak hayat çok kısa. Ancak belli bir bilgi birikimi edinince artık uygulama vakti gelmiştir. Öğrenim sürecinden bir şeyler üretme sürecine geçiş noktasında bir dirençle karşılaşırız. Uygulamak zordur. İçimizdeki direnç bizi şüpheye düşürür. Hala öğrenemediğimiz şeyleri hatırlatır bize. Uygulama aşaması risklidir ve hata yapmaya başlayacağımız yerdir. Hata yapma korkusu bizi uygulamaya geçmekten alıkoyar. İçimizdeki direnç ile birlikte bizi vazgeçirmeye çalışır. Bazılarımızın üstünde başarılı olur. Direncin üstesinden gelebiliriz. Eğer harekete geçeceğimiz şey sevdiğimiz bir şey ise içimiz direnç üzerimizde etki yaratamaz. Geçiş noktasında  direnç tarafından şüpheye düşmeyiz ve harekete geçeriz.

Sorunlar Serisi | Kime Çalışıyoruz ?

Resim
Bir çoğumuz çeşitli sebeplerle girişimci olmak istiyoruz. Fakat kaynak bulma kısmında sorun yaşayabiliyoruz. Kimi fikirlerin hayata geçmesi de büyük yatırımlara ihtiyaç duyuyor. Bu noktada girişimcilerin bazıları ya fikrinden vaz geçiyor ya da kredi çekme yoluna gidiyor. Kredi çekme sadece iş alanında değil bankaların nüfuz edebildiği tüm alanlarda karşımıza çıkıyor. İhtiyaç, konut, taşıt, ve özel günler için vesaire diye uzayıp gidiyor. Son zamanlarda taksitle telefon alınmadığı için telefon almak için de kredi çekiliyor. Peki kredi çekince ne oluyor ? Tam olarak geleceğimizin bir bölümünü bankaya teslim ediyoruz. Ne oldu? Gelin açıklayarak bir daha bakalım. Paramızın yetmediği bir ürünü olsun. Para biriktirirsek mutlu olmayacağız ya da o an o ürün gerekiyor. Biz de bankaya gidip o anda belli bir zamanda biriktireceğimiz kadar para alıyoruz. Fakat bankaya aldığımız paradan daha fazlasını vereceğimizi garanti ediyoruz. Ne oldu? Banka bize bir anda fazla para verdi fakat biz...

Programlamaya Başlayalım | Haydii !

Resim
Önceki yazıda C ile başlayacağımızı söylemiştim. Peki neden C ? Günümüzde güncel problemleri çözmek için çıkmış çoğu programlama dilinin yazımı c'ye benzer. Ayrıca c dilinde çözdüğümüz çoğu "basit" problem güncel problemleri çözmemizde bize rehberlik edecek, ek olarak ufkumuzu geliştirecektir. Daha bir çok faydası var fakat bunlar benim keşfettiğim en iyi faydalardır. Daha sonraki yazılarda belirli küçük projeler ve programlamayı öğrenirken az bulunan bazı dökümanları ve örnek çözümlerini paylaşmayı planlıyorum. Serinin devamında görüşmek üzere. Teşekkürler. C ile programlamaya başlamak için video :  Şadi Evren Şeker C ile Programlamaya Giriş Kitap: Deitel C ve C++ Kitabı

Dünyayı Nasıl Algıladığımız

Resim
Hayat tarzımızı belirliyor dünyayı nasıl algıladığımız... Çoğu insan sürekli bir şeylerden şikayet eder. Sevmedikleri işlere gitmekten tutun, istemedikleri bir şey yapmaya. Aslında hayat tarzlarından şikayet ediyorlar fakat onlara sıkı sıkı da bağlılar. Çelişki de burada. Hayatımızda bir şeylerden şikayet etmek ama bir değişiklik yapmamak. Her şey çözüm yerine soruna odaklanmak ve günün sonunda şikayet ettiğimiz şeyi tekrar yaşamak. Bu bir döngü. Döngüyü girmek bizim elimizde fakat kırmıyoruz. Sevmediğimiz hayatı yaşayıp ondan şikayet ediyoruz. Dünyayı da kıtlık zihniyeti içinde algılıyoruz. Farklı bir dünya var. Tek yapman gereken onu gerçekliğin haline getirmek. Olumlu düşünmeye başla. Önce istediğin hayatı zihninde resmet. Bir bütünü parçalara ayırır gibi detaylara in ve adımlarını belirle. Zamanla onu gerçekliğin haline getir. Çok şeye ihtiyacın yok. Sahip olamadıklarına üzülmek yerine sahip olduklarına odaklan. Mutlu olmak için bir şeyleri bekleme. Önce mutlu ol sonra se...

Öğrenmeye Devam Etmek

Resim
Çoğu insan okuldaki eğitimini tamamladıktan sonra öğrenmeyi bırakır. Eğitimin sadece okulda alındığını sanır ancak öğrenim devam eden bir olgu olmalıdır. Öğrenilen her şey aslında yaşanmış tecrübelerden oluşur. Eğitim kurumlarından ayrıldıktan sonra öğrenmeyi bırakmak demek artık sadece kendi yaşam tecrübelerimizden öğrenebileğimizin anlamına gelir. Oysa önemli işler başarmış veya kendini eğitmiş olan bir insandan bir şeyler öğrenmek veya yazdığı kitabı okumak kendi yaşam tecrübelerimizin yanında başlarının tecrübelerinden de öğrenmemizi sağlar. Aslında kendi tecrübelerimizden öğrenmeye nazaran bu daha kolay bir öğrenme yoludur. Bir kitabı okumak birkaç yılın tecrübesini paketlenmiş olarak almak demektir. Bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken tersini tercih etmek kendimiz için yapabileceğimiz en kötü şey olsa gerek.

Programlamaya Başlayalım | Nerede ?

Resim
Bir önceki yazıda yazılım öğrenmemek için, bu blogda ise istediğimizi elde etmemek için bir bahanemizin olmadığını biliyoruz. Nereden öğrenebiliriz? Ne yapalım? Önce öğrenme metodunuzu keşfedin. Bize göre olan metodu bulmanın en kolay yolu, öğrenme metodlarıyla belli zaman geçirmekten geçiyor. ( kıps 👋) Benim öğrenme yolum kitaplar ve videolar. Video için verebileceğim tavsiyelere gelirsek ilki Şadi Evren Şeker hocamızın youtube kanalı olacaktır. Kendisine selamlar 👋 İkinci ise üretici adı veremiyorum fakat udemy kursları. Tahminimce büyük çoğunluğu iyidir. Çünkü izleyiciler tarafından eğitimcilere belli bir gelir kaynağı sunuluyor ve onlarda bunu hak etmek için özen gösteriyorlar. Gelelim kitaplara. Kitaplar ana öğrenme biçiminiz ise konu anlatımı detaylı, akıcı olan kitaplara yönelebilirsiniz. Fakat ne olursa olsun örnek soruları, testleri, örnek projeleri olan kitapları, dökümanları tercih etmek durumundasınız. Çünkü bizim amacımız öğrenmek. Havalı görünmek için prog...

Birbirimizi Anlamak

Resim
En büyük sorunumuz... Dil ile iletişim kurmamıza rağmen aslında birbirimizi anlamıyoruz. Kullandığımız cümleler, seçtiğimiz sözcükler karşımızdaki insanda nasıl bir etki yaratıyor farkında değiliz. Farkında olmadan  veya bilerek birbirimizi kırıyoruz. Bu böyle olmak zorunda değil. Empati en büyük eksikliğimiz. Kendimizi karşımızdaki insanın yerine koymuyoruz. İnsanları kendi değerlerimize göre yargılıyoruz. Farklı davranabiliriz. İnsanları kendi değerlerimize göre yargılamak yerine onların değerlerini anlamaya çalışabiliriz. İnanıyorum ki küçük adımlar büyük farklılıklar yaratabilir.

Programlamaya Başlayalım | Nasıl Yani ?

Resim
Merhaba. Şu an söyleyeceklerim işini düzenini oturtmuş, belli yaşa gelmiş hatta emekli olmuş insanları da ilgilendiriyor. Sebebi ise bizden daha ileride olan insanların 78 yaşında dahi olsa ihtiyacını anlayıp programlama öğrenmeye başlama cüretini göstermesidir. (Bülent abiye selamlar👋) Evet bu sefer hepinize seslenmeyi amaçlıyorum. Yazılımın önemini bu sıralar çoğunluk anlatmaya başladı. Her ne kadar teknoloji bağımlılığı! adı altında bilgisayarlar görme bozukluğu ve asosyalliğin ve daha nice hastalığın sebebi, öcü olarak gösterilse de uyanan sayımızın arttığını düşünmek istiyorum. Bana soracak olursanız yazılımın en iyi yanı mevcut yatırım çeşitleri arasında maliyet ve getirisi arasındaki farkı en yükseklerden olmasıdır. Zenginleşmemiz için ihracatı yapılabilecek ürünler üretmemiz gerekiyor. Şimdi dürüst olalım. Hangimiz fiziksel herhangi bir ürün üretip/ürettirip, onu ülkenin dışına gönderip satılana kadar muhafaza edilmesini sağlayıp, zarar almadan müşteriye ulaşmasını sağl...

Tercih Et

Resim
Sağlığı, başarıyı tercih et. Güç olmayı tercih et. Zenginliği tercih et. Mazeret üretmek yerine çözüme odaklanmayı tercih et. Acıya odaklanıp sızlanmak yerine yapman gerekeni yapmayı tercih et. Drama dolu bir hayat yerine iyi bir hayatı tercih et. Kıtlık yerine bolluğu tercih et. Artık izleyici olmak yerine oyuncu olmayi tercih et. Herkes gibi olmak yerine aykırı olmayı tercih et. Gördüğün gibi her şey tercihlerimize bakıyor. Ama öyle bir durum var ki drama, acı çekmek, depresyon hali, kıtlık, hastalık toplumda kültürleşmiş durumda. Tıpkı ona optimize olmuş gibi herkes. Uyanmak lazım, farklı bir seçenek olduğunu görmek lazım. Fakat görmek için de istemek lazım. Sanırım toplumda çok az kişi istiyor. Geriye kalanlar alışkanlıklarının ne kadar kötü olduklarına aldırmaksızın statükoya o kadar sarılmışlar ki sonuçlarından memnun olmasalar dahi statükonun verdiği güven hissine bağımlılar.  Sen neyi tercih ediyorsun? Değişimi mi?

Sorunlar Serisi | Zamanın Adaleti

Resim
Zaman kavramı nasıl bir şey? Geçtiğini veya hızlı geçtiğini biliyoruz? Zaman yönetimi veya zaman devrimi falan duyuyoruz hep. Zamanı da harcıyoruz aslında. Zaman elimizde bulunan, ömrümüzle sınırlı ve harcamama lüksümüzün olmadığı bir maden gibi. Bu yazıda zamanımızın değerinin altında, topluca satın alındığı sonucuna vardık. Şimdi o patronlarla kendimizi zaman açısından kıyaslayalım. Patron dediğimiz kişi eğer miras yoluyla başa gelmediyse muhtemelen hayatının büyük bir bölümünü bu işi kurmak için kendini hazırlamaya, bu iş için kaynak yaratmaya, sistemi kurmaya harcamıştır. Çalışanları ise sadece ortalama şekilde iş becerisi edinmiştir ve kendilerinin önünde bulunan iş ilanlarından patronun şirketini seçmiştir. Şimdi bakınca adaletli geliyor değil mi? Aslında bir çok konudan da bahsetmedik. Risk almak, stres altında kalmak, çoğu şeyden vazgeçmek vs. uzatılabilir. Buradaki en büyük etken ve size de adaletli gelmesinin sebebi zamandır. Eğer birisi kim olduğu farketmeksizin bir i...

Duygusal Zeka (EQ)

Resim
Bilinenin aksine, hayatta başarılı olmanın arkasındaki zeka türü IQ değildir ve yıllar boyunca EQ(Emotional Intelligence) göz ardı edilmiştir. Duygusal zeka duygularınızı kontrol edebilme, diğer insanların duygularına karşı etkili karşılık verebilme, etkili iletişim, başkalarıyla empati, zorlukların üstesinden gelme yeteneğidir. İnsanlar duygusal varlıklardır ve sözcükler ile birbirlerine duygusal aktarım yaparak iletişim kurarlar. Çoğu insan duygularını kontrol etmekte başarısız olur ve stresin yüksek olduğu anlarda ani tepkiler verir. Bu tepkilerin sonucu çoğu zaman kendilerini olumsuz etkiler. Duygusal zekanın insana sağladığı en önemli fayda insanlara tepki vermek yerine karşılık vermemizi sağlamasıdır. Tepki ve karşılık arasında büyük fark vardır. Tepki, duyguları kontrol edemeden gösterilen eylemdir, karşılık ise iletişim kurduğun kişinin yerine kendine koyarak diğer ismi ile empati yaparak gösterilen aksiyondur. Karşılık vermek duygularını kontrol edebildiğinin anlamın...

Sorunlar Serisi | Neden Şirket Kurarız ?

Resim
Bu konuda konuşulması gereken çok konu var. Fakat neden şirket kurduğumuzu sadelikle ele almak istiyorum. Patron Olmak İçin : Kabul edin şirket kurmak lafı geçince bile aklınıza patron olmak geliyor. Helikopterle binadan binaya geçmek, puro içmek gibi pahalı ama gereksiz zevkler vs. Çalışmadan para kazanma isteği ki bu insanlıkla alakalı bir durum. Bilinçaltımız vücudumuzu hayatta tumak için en az işi yapıp en çok kazanç sağlamaya yönelimlidir. Kendini İspatlamak, Sınırları Zorlamak İçin: Genelde girişimcilik yoluyla şirket kurmaktır. Girişimcilik de sebepsiz yere olan bir şey değil. Çalıştığı şirkette hoş olmayan şeyleri görüp deneyimleyip "ben bir şirket kurayım da bu sorunlar olmasın" diyenler, bu işi böyle yapan yok deyip bunu ben fark ettiysem yapmalıyım diyenler buna örnek olabilir. Kısaca fark yaratmak isteyenler. Olan ile yetinmeyip, etrafına yerleştirilmiş sınırları kabullenmeden işe koyulmak, şirket kurma sebebidir. Bu zamana kadar gördüğüm kurulmuş...

Trendleri Yakalamak

Resim
Trendleri yakalamak çok önemli. Bolluk içinde bir hayat, hepimizin arzusu. Çok azımız hayata ulaşabiliyor. Tabiki bu hayata ulaşmak o kadar da kolay değil. Her gün aynı şeyi yaparak ulaşmaya çalışmak bir hayal. Sıradan işlerde çalışmak ve yıllar sonunda terfi almayı beklemek yanlış. Yanlış derken tatmin edici değil. Trendler insan hayatını değiştirir. Trendleri erken fark edip kullanmak hayatımızı değiştirecek etmen. Herhangi bir şey populer olduktan sonra o trendin peşinden gitmek pek akıllıca değil. Yeni trendleri kovalamak şart. Günümüzün trendlerini internet oluşturuyor. İnternetin doğru kullanımı ile bir trend yakalayıp hayatını değiştirmek mümkün. Bağlantı çağının bize sunduğu büyük olanaklar var bunları kullanmak bizim elimizde. İnternette istersen sadece dizi film izleyebilirsin istersen de trendleri kovalar ve hayatını değiştirecek bir fırsatı yakalarsın. Trendleri yakalama süreci kolay değil. Girişimci olmak gerekli. Daha önce çok az kişinin denemiş olduğu bir a...

Sorunlar Serisi | Sömürülmekten Kurtulmak

Resim
Bir önceki yazı da sizlerle Afrika'nın açlığını ele aldık. Bu sorun çözülmek istenseydi 100'lerce kez çözülürdü. Gelin başka bir hipotez daha öne sürelim. Afrikaya yapılan yardım kampanyalarını da duyup görmüşüzdür. Özellikle de Afrikada yaygınlaşan aids hastalığını durdumak önlemek için olanlar. Yani ölümleri azaltmak amacı taşıyanlar ön planda. Acaba Afrikada ölümleri azaltmak amacı sömürülecek insan sayısını sabit tutmak hatta artırmak olabilir mi ? Böylece sömürülecek insan sayısı artar. Fakat verimli olmayabilir. Kölelik bugünlerde aşağılanan ve canice bir şey olarak görülüyor. Ufak gelişmeler gösterebiliyoruz insanlık olarak. Fakat bazı gücü elinde bulunduranlarımızın ağzının suyunu akıtan bir şey daha var. Gelişmemiş hatta algılarını ve yöneticilerini kontrol edebildikleri ülkelerde insanların hastalıklardan değil de toplumun ayrışıp birbirlerine düşmesi, kavga nedeni bulmaları onları bir pazar haline getiriyor. Peki kavga edene ne satabiliriz ki ? İnsan kavga eder...

Motive Ediliyoruz

Resim
Pardon, motive değil, manipüle ediliyoruz. Okulda yoklama, not, disiplin cezası ile manipüle ediliyoruz. Bu araçlarla gözümüzü korkutuyorlar. Bu sadece zordan bazı şeyleri yapıyoruz. Derse geç kalma korkusu, sınavdan düşük not alma endişesi, kuralları bozarsan disiplin cezası korkusu... Sistem manipüle etmek üzerine kurulmuş. İş hayatında da durum farklı değil. İşe geç kalma korkusu, maaş kesintisi şüphesi, terfi alamama endişesi, işten atılma korkusu... Bir şeyler yapmak için sürekli manipülasyona maruz kalıyoruz. Bu sebeple, korku içimize işlemiş, hem de hayatın her alanında. Sevmediğimiz işlere gidip az yetinmemize bu manipülasyon sebep oluyor. Farklı bir şeçenek var bu durum için de... Motive edilmek. Suç sadece bizi manipüle edenlerde değil. Bizim de suçumuz var. Sistemden bir beklenti içindeyiz. Yanılıyoruz. Sistem kendini idame ettirmek için ne sana ne de bana ayrıcalık tanımayacak. Kendimizi motive etmeyi bulmalıyız. Motivasyon dediğimiz etmenlerin yüzde 90'...

Sorunlar Serisi | Afrikanın Açlığı

Resim
Merhaba. Hemen hemen her yerde Afrika'nın durumunu duymuşuzdur, görmüşüzdür. İnsanlar açlıktan ölüyor, su bulamıyor. Düşününce gerçekten acı bir durum değil mi? Tabi bizim ailemizden birinin ayağının taşa takılıp düşmesi, dünyanın öbür ucunda 1 milyon kişinin ölmesinden daha önemlidir. Çünkü insanız. Cidden bu vurdumduymazlığın açıklaması insan olmamız diye düşünüyorum. Neticede insan duygusal bir varlık. İrrasyonel kararları, fikirleri, davranışları vardır. Bunları taşımayanları yapmaya çalışıyoruz zaten. Adına da robot diyoruz. Daha verimli, durmadan çalışabilmesi için. Peki ne olacak bu Afrika'nın hali ? Bunu çözmek için sahip olduklarımızı düşünelim. zZz... İşin içinden çıkamadınız değil mi? Ben de. Malesef bir gerçek daha çıktı. Eğer bu insanların sorunları çözülmek istenseydi 100 kere çözülürdü. Alıcılarınızın ayarlarıyla oynamadan nedenine geçelim. Tarih derslerini bakarak değil de düşünerek geçirdiyseniz Afrika kıtasında bulunan ülkelerin büyük çoğunluğunun uzun ...

İçimizdeki Direnç

Resim
Evet, dirençten bahsediyorum. Amigdalanın ta kendisi... Amigdala beynimizde bulunan bir bölgedir ve bizim hayatta kalmamızdan sorumludur. Bu doğrultuda hayati şeyleri yapmamızı sağlar ve onun dışındaki tüm zahmetlere karşı bir direnç oluşturur. Örneğin, bir şey üretmek ya da yeni bir şey öğrenmek. Amigdala sabah yataktan kalkmamızı, kendimizi zorlamamızı, risk almamızı ve bilmediğimiz bir yola girmemize karşı direnç oluşturur. Değişiklikten nefret eder. Bu sebeple sevmediğimiz işlerde çalışmaya devam ederiz. Başarısızlıktan korkarız ve yeni bir şey denemekten kaçınırız. Girişimci olmak bir direnç oluşturur. Sanat yapmak bir direnç oluşturur. Şimdiki halimizden ne kadar farklı bir şey denersek, direnç o kadar büyük olur. Fakat büyük düşünmemiz lazım. Dirence karşı gelmememiz lazım. Kontrolü ele alıp seçimlerimizi kendimiz yapmamız lazım. İçimizdeki direncin üstesinden gelebilirsek, şansımız çok yüksek. Rahatlık bölgesinden çıkmak kolay değil. Amigdala tüm gücü ile seni ...
© 2018, Kendinizi Ödüllendirin

İçeriklerin Tüm Hakları Saklıdır. İzin Alınmadan Kullanılamaz.